Kenan Duman

Kenan Duman-Yeni Medya

Bu makalenin amacı “Yavaş Gazetecilik” kavramını tanımlamak, yavaş gazeteciliğin temel özelliklerini ve uygulamalarını ortaya koymaktır. Çalışmanın ana sorusu şudur: Alternatif yavaş gazetecilik pratikleri, gazeteciliğin geleceği için ne önerebilir Çalışma soruları dört ana başlıkta toplanmıştır: Yavaş gazetecilik, hızlı gazeteciliğe bir alternatif midir Haber tüketicisinin derinlemesine araştırılmış, şeffaf, çok kaynaklı bir haberciliğe talebi var mıdır Yavaş gazetecilik, giderek güvenilmez hale gelen gazetecilik mesleğine güveni artırabilir mi Yavaş gazetecilik ekonomik bakımdan sürdürülebilir mi Çalışmada fenomen ve öncülleri bağlamsallaştırıldıktan sonra yavaş gazeteciliğin pratikte neye benzediğini görmek için İtalya’da ‘Lora Dell Pelice’ medya kuruluşu bağlamında görüşme biçimi ile araştırılma gerçekleştirilmiştir. Örnek vakada, derginin editörü ile yapılan görüşmenin yanı sıra derginin yazılı ve çevrimiçi içerikleri incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda çoğu yavaş gazetecilik projesinin okur odaklı olduğunu ve kendi kitlelerini yarattıkları, ilk dönem yavaş gazetecilik deneyimlerinin kendilerini hızlı gazeteciliğin yerine ya da gazeteciliğin geleceği olarak düşünmedikleri sonucuna varılmıştır. Ayrıca çalışma sonucunda yavaş gazeteciliğin hızlı haber sarmalında güvenli bir medya ortamı için bir alternatif olduğu ve ilk dönem örneklerin kısa sürede ekonomik sürdürülebilir yapı oluştursalar da ilerisi için endişeler taşıdıkları gözlemlenmiştir.
İnternet teknolojilerindeki gelişmeler, hayatın her alanında yeni fırsatlar ve uygulamalar ortaya çıkarmıştır. Bu durum temel gazetecilik çalışma yapısında da değişiklere neden olurken hem üretici hem tüketici için yeni tür ve davranışları beraberinde getirmiştir. İnternet haberciliğinin gelişim sürecine paralel bir şekilde küresel arama motorlarının internet içerik denetiminde önemli bir yer teşkil etmesi ile haber sitelerinin okur trafiğinin büyük bir kısmını arama motorları oluşturmaya başlamıştır.  Bu çalışmada arama motoru optimizasyonu (SEO) ile çevrimiçi habercilik arasındaki ilişki incelenirken internet haberciliğine optimizasyonun olumlu ve olumsuz yönlerini tartışmayı amaçlamaktadır. Bu araştırmanın amacı yeni medyanın ayırt edici özelliklerinden biri olan SEO biçimselliğinin haber üretim sürecinin temel aktörleri olan İnternet medya profesyonellerinin çalışma pratiklerinde ortaya çıkardığı dönüşümü saptamaktır. Bu amaç doğrultusunda, Türkiye’de İnternet medyası çalışanları ile yapılan derinlemesine mülakatların analizi ile gazetecilik sektöründe arama motoru optimizasyonu odaklı gazetecilik kullanım alışkanlıklarının ve stratejilerinin neler olduğu ortaya konulmuştur. Araştırmada ayrıca çevrimiçi haber merkezlerinde çalışanlarının bu yeni yazım biçimi ile ortaya çıkan etik sorunları tespit edip etmedikleri ve habere ilişkin yeni sorun alanlarının doğup doğmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.  Çalışma da özellikle internet haber merkezerinde arama motoru opitmizasyonu eğiliminin yayıldığı ve haber yazım biçiminde arama motorlarının önemli bir faktör olduğu tespit edilmiştir. 
İnternet teknolojileri ve sosyal medya uzun bir süredir toplumsal hayatın önemli bir parçasıdır. Sosyal medya araçlarında kullanıcıların faaliyetleri ve bunun internet ekonomisinde yeri dijital emek kavramı ile iş olarak görülmeyen üretim biçimleri içinde bir dizi duygusal ve sosyal aktiviteyi kapsar. Dijital emek, çevrimiçi medya için bilgi ve içerik oluşturulurken ödenmemiş emeğin sömürülmesi olarak tanımlanır. Bu çalışma, emek-dijital emek, “somut-soyut (maddi olmayan) meta karşıtlıklarını incelemeyi, bu türden maddi olmayan emek ve metaların niteliğini araştırmayı, dijital emek ve içerik üretim süreci üzerindeki etkisini ve olumlu/olumsuz yönlerini tartışmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Türkiye’de katılımcı sözlüklerde yazan kullanıcılar ile yapılan derinlemesine görüşmelerin analizi ile sosyal medya kullanıcılarının eğilimlerinin neler olduğu ortaya konulmuştur. Sosyal ağlarda ve katılımcı sözlüklerdeki deneyimleri tartışarak bunun emek ile ilişkisi ve farkını açıklayan araştırmada ayrıca katılımcı sözlük yazarlarının kişisel verilerinin ikincil kullanımı hakkındaki düşünceleri de tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma da özellikle kullanıcıların katılımcı sözlüklerde yazma ve çalışma süresini bir “mesai” olarak tanımlamamakta, bunu daha çok “eğlence” olarak gördükleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca kullanıcıların katılımcı sözlüklerde geliştirdikleri aidiyet duygusu ve kimliğin önemi tespit edilmiştir.
Balkanlar, 1980’lerin ikinci yarısı itibariyle Berlin Duvarının yıkılması ve Sovyetleri Birliği’nin dağılması ile küresel anlamda önemli gelişmelerin büyük etkilerinin yaşandığı bir coğrafyaya dönüşmüştür. Balkanları önemli ekonomik ve siyasi değişikliklerle karşı karşıya bırakan bu değişiklikler yeni bir bin yılın başı itibariyle önemli teknik gelişmelerle de aynı döneme denk gelmektedir. Dünya Savaşlarının ardından çoğunluğu Sovyet Bloğa yakın Balkan ülkelerinde yayıncılık politikaları da devletin medya üzerinde tekel konumda olduğu bir yapıda gelişmiştir. Medya, çoğu zaman egemen kültür ve değerleri yaymak için bir araç olarak kullanılmıştır. Balkanlarda yayıncılık sisteminin son 25 yılını analiz eden bu çalışmada karşılaştırmalı medya sistemleri yöntemi kullanılmıştır. Hallin ve Mancini’nin karşılatırmalı medya çalışması kuramının çerçevesi medya pazarlarının yapısı, devletin rolü, politik paralellik ve gazeteciliğin profosyonelleşmesidir. Çalışmada özellikle iktisadi ve hukuki belge, yasa ve raporlardan oluşan literatür taraması yapılmış ve Balkanların batısında yer alan Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Kosova, Makedonya, Hırvatistan, Sırbistan ve Slovenya analiz edilmiştir. Balkan ülkeleri arasında ki bu tarihsel tarama çalışması, son yirmibeş yılda dönüşen yayıncılık politikalarını Balkan ülkeleri özelinde anlamlandırabilme amacını taşımaktadır. Çalışmada Batı Balkan ülkelerinin yayıncılık politikalarının dönüşümünde özellikle Avrupa yanlısı politikaları güden iktidar yapıları ile birlikte Avrupa Birliği politikalarının baskın rol oynadığı ve medya mevzuatlarında büyük bir değişim oluştuğu ortaya çıkmıştır. Çalışmada ayrıca medya alanın serbestleşmesinin her ülke bazında kendine özgü sonuçları ortaya çıktığı görülmüştür.
Medya, geçmişten günümüze bilgilendirme işlevi çerçevesinde kamuoyunun farkındalığını artırmak konusunda önemli görevlerden birine sahiptir. Yazılı basınla başlayan bu görev teknolojinin gelişmesi ile radyo ve televizyon alanı ile devam etmiştir. 1980 sonrası uydu ve kablo teknolojisiyle televizyon dünyası tematik kanallarla tanışırken Türkiye’de de 1990’lı yılların son döneminde belli bir
kitleyi hedefleyen tematik televizyon kanalları kurulmuştur. Genel olarak haber televizyonlarından kamusal hizmet sorumluluğu ile topluma olumlu sosyal davranışları özendiren programlarına daha fazla yer vermesi beklenmektedir. Bu sosyal davranışlar arasında çevresel konularda kamu anlayışının oluşmasına yardımcı
olacak programlarda yer almaktadır. Çevre haberleri hem uyarıcı hem de soruna çözüm bulunması noktasında kamuoyunu harekete geçirtmeye yönelik olarak medyada yer alması beklenir. Bu çalışmada, Türkiye’deki haber televizyonlarında çevre programlarına verilen önemin hangi boyutta olduğu saptanarak, prime time kuşağında çevre programlarının yer alma sıklığı incelenmiştir. Bu amaçla çalışmanın sorunsalının sınanması için veri toplana tekniği olarak izleyici ölçümlerinde ilk sıralarda yer alan haber kanallarının (NTV-TRT Haber-Haber Türk-CNN Türk) 01.03.2015-30.03.2015 tarihleri arasında aylık yayın akışları içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda haber televizyonlarında yer alan çevre programlarının diğer yayın akışlarına göre oldukça az olduğu ortaya çıkmış ve bu durum Türkiye’deki haber kanallarının da alternatif yayın politikalarına kapalı bir yayın akış sürecinin varlığını ortaya koymuştur.  
Teknolojik anlamda özellikle bilgisayar teknolojilerinde ki gelişmelerle habercilik alanı son 20 yıl içerisinde büyük bir dönüşüme uğramıştır. Kâğıt bazlı habercilik giderek gerilerken habercilik alanı dijital platformlara kaymıştır. Haber Merkezleri okuyucu için daha iyi bir gazetecilik deneyimi oluşturmak için yeni yollar denerken teknoloji ile içeriğin kesiştiği bu yeni alan da yenilikçi davranışların ortaya çıkmasında haber odalarının özerkliği, çalışma kültürü, yönetim, teknoloji ve yenilikçi bireylere olan ihtiyaç önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı haber merkezlerinde ki yenilikçi davranışları Türkiye özelinde tartışmak ve internet medya profesyonellerinin haber oluşturma pratiklerinde yarattığı dönüşümü saptamaktır. Bu amaçla çalışmanın sorunsalının sınanması için veri toplama tekniği olarak Türkiye’de İnternet medyası çalışanları ile derinlemesine mülakat gerçekleştirilmiştir. Bu mülakatlar ile gazetecilik sektöründe yenilikçi davranışların neler olduğu ortaya konulmuştur. Araştırmada ayrıca çevrimiçi haber merkezlerinde çalışanlarının haber odası çalışma rutinleri ve teknoloji bağlamında eğilimleri saptanmaya çalışılmıştır. Çalışma da özellikle teknolojinin haber yazım biçiminde dönüşümde önemli bir faktör olduğu ortaya çıkmış ve haber odasında çalışma kültürünün yeniliklere açık bireyler tarafından yürütüldüğü tespit edilmiştir.